Aragorn
Aragorn Tolkien'in kurgusal dünyasında bir karakterdir.İnsan ırkındandır ve babası bir dunedain olan Arathorn, annesi ise Gilraen'dir.Eriador kolcusu ve yüzük kardeşliğinin bir üyesidir.Aragorn uzun ömür bahşedilenlerden olduğu için diğer insanlardan çok daha uzun bir ömre sahiptir.Arwen Undomiel'in kocası ve Eldarion ve diğer iki kız çocuğunun babasıdır.Kitapta başka bir çocuğu olduğu hakkında bir bilgi yoktur.Dunedain Reisi ve Yeni Birleşik Krallık'ın ilk kralıdır.
Aragorn 3.Çağ 1 Mart 2931'de Arathorn ve Gilraen'in oğlu olarak doğdu.Henüz iki yaşındayken babası katledildi.O ve annesi İmladris(ayrıkvadi)de Elrond'un gözetimine bırakıldı.Aragorn'un gerçek kimliği ortaya çıkarsa düşman tarafından hedef olacağını düşünen elfler Dunedain'in gizli kalması için kendine umut anlamına gelen Estel ismini taktılar.20 li yaşlarda Elrond'un oğullarıyla çıktığı maceralarda yiğitliğini ortaya koydu ve kendini kanıtladı.Bu dönemlerde ona gerçek kimliği de açıklandı.O zaman Elrond ona Isildur’un varislerinin nesilden nesile taşıdığı aile yadigarları olan Barahir’in Yüzüğü'nü ve Elendil’in Kılıcı Narsil’in kırık parçalarını verdi. Ama Annúminas’ın Asası’nı, onu hak edene kadar alıkoydu.Ertesi gün Aragorn Ayrıkvadi'nin bahçelerinde gezerken Arwen'in gördü ve Luthien Tinuviel'i gördüğünü sanarak büyülendiğini düşündü.Ona aşık oldu ancak aşkı uzun süre karşılıksız kaldı çünkü Arwen yüzyıllar görmüş bir elf, Aragorn ise daha genç ve ölümlü bir insandı.
Ayrıkvadi'den ayrıldı ve Orta Dünya'nı yabanında otuz yıl sürecek olan yolculuğuna başladı.Bu yolculukta Sauron'un faaliyetlerine karşı mücadele etti.Bu dönemde Gandalf ile dost oldu.Rohan kralı ile birlikte Thorongil adı ile gizli bir şekilde Gondor'a hizmet etti.Görevleri sırasında yolu onu batıya ve Sauron'un hizmetkarlarının yollarını öğrendiği doğuya sevketti.Gondorda iken Umbar'a doğru küçük bir filoya liderlik etti ve korsanların bir çok gemisini yaktı.Kırkdokuz yaşına geldiğinde Aragorn, elf krallığı Lothlórien’de dinlenmek istedi. O bilmemesine rağmen Arwen bir süreliğine Lórien'e gelmişti ve burada tekrar karşılaştılar. Aragorn, aradan geçen uzun yıllar boyunca büyük bir bilgi ve güce erişmişti ve bir elf beyi gibi görünüyordu. Arwen bu görüşünde Aragorn'a aşık oldu ve Yazortası Arifesi’nde, Cerin Amroth tepesi üzerinde bağlılıklarına dair birbirlerine söz verdiler. Ve aşkının göstergesi olarak, Aragorn Arwen’e Barahir’in Yüzüğü'nü verdi.
Her ne kadar Arwen'in babası ve Ayrıkvadi efendisi Elrond buna çok üzülse de, Aragorn ve kızı arasındaki sözü duyduğunda tepki göstermedi. Bir yarı elf olması ve -ölümlü olmayı seçen- erkek kardeşi Elros'un İkinci Çağ'da ölmesi, Elrond'a Aragorn-Arwen aşkının sadece büyük bir kederi doğuracağını düşündürüyordu.
Kızının bir insan ile evlenmesine izin vermedi ta ki Aragorn yenide kurulacak olan Gondor Krallığı'nın kralı oluncaya kadar.Arwen'in ölümsüzlükten vazgeçmesini istemiyordu.Bunun üzerine Aragorn yabana geri döndü ve krallıkta gözü olmamasına rağmen Gondor Krallığı'nı kurmak için araştırmalar yapmaya başladı.Onlarca yıl dolaştı.Gandalf ile Gollum'un peşine düştü.İzler Aragorn'u Mordor'a yöneltti ve sonunda Gollum'u Ölü Bataklık'ta yakaladı.Onu Gandalf'ın sorgulaması için Yeşil Elf'lerin kralı olan Legolas'ın babası Thranduil'e götürdü.Daha sonra Aragorn, Yolgezer olarak bilindiği Eriador’un yabanında, bir kolcu olarak birçok yıl geçirdi. Zamanının en usta avcısı haline geldi ve düşmanların tuzaklarına yakalanmama işinde daha da ustalaştı. Yüzlerce millik alanı ve buralarda yaşayan insanların hemen hepsini çok iyi biliyordu. Yüzük Savaşı’ndan bir yıl önce, zamanının çoğunu -hobbitlerin diyarı- Shire sınırına gözcülük ederek geçirdi.
Gandalf onu Frodo’nun seyahati hakkında bilgilendirmişti, Gildor’dan hobbitlerin Shire’dan ayrıldıklarını öğrendiğinde, Bree’de Sıçrayan Midilli hanında onları bekledi. Onlara Kara Süvarilerin saldırılarından korunmalarında yardım etti. Bunun ardından Bree ve Ayrıkvadi arasında gidecekleri uzun yol boyunca sahip olduğu tüm bilgi ve birikimi tüm zorluklara ve Kara Süvarilere karşı kullandı.
Fırtınabaşı’nda Nazgûl'ün saldırısına uğradılar. Nazgûl Efendisi zehirli Morgul bıçağı ile Frodo'yu yaraladı. Kadim iyileştirme tekniklerindeki engin bilgisini kullanan Aragorn, Athelas’ı buldu ve Frodo’nun yarasının etkinliğini yavaşlattı. Sahip olduğu kolcu özellikleriyle, Ayrıkvadi yolculuğunda hobbitler için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Ayrıkvadi’de Elrond'un Divanı'na katıldı ve Yüzük Kardeşliği’nin bir üyesi seçildi. Ama kardeşliğin diğer üyeleri yolculuk için dinlenip hazırlanırken o, Elrond’un oğullarına katılarak, Tharbad’ın uzak güneyindeki Gri Sel Nehrindeki görevlerine öncülük etti. Döndüğünde,Elendil’in kılıcı Narsil'in kırılmış parçaları tekrar dövüldü ve Aragorn ona Batı’nın Alevi anlamında Anduril adını verdi.
Caradhras’ta, Kızılboynuz Geçidi'nin kullanılması imkânsızlığını kanıtladığında, cüce Gimli Moria'ya girilmesini teklif etti. Aragorn, daha önce oraya girmiş olduğundan, Moria’nın kullanılmasına karşı çıktı. Ama Gandalf’ın liderliğine boyun eğdi. Büyücü Khazad-dum Köprüsü’nden düştüğünde, Aragorn kardeşliğin lideri oldu, onları Galadriel'in ülkesi Lothlorién’e götürdü.
Lorién’den sonra Gandalf’ın ne gibi bir yol izleyeceğini bilmediklerinden, Aragorn grubu botlarla Parth Galen çayırlarına, Amon Hen tepesinin eteklerine getirdi ve burada kısa süreliğine konakladılar. Bu sırada Saruman tarafından gönderilmiş bir uruk birliği onlara saldırdı. Frodo Baggins ve Samwise Gamgee kaçtı ama Merry ve Pippin -Yüzük'ü taşıyan hobbitler oldukları düşünülerek- esir alındılar. İki hobbiti kurtarmaya çalışan Boromir, Uruk-hailerin lideri Lurtz tarafından katledildi. Aragorn Gondorlu yoldaşını kurtarmak için geç kalmıştı ve bu yüzden kafileyi Amon Hen’e getirmekten büyük bir pişmanlık duydu.
Boromir’in bedenini elf kayıklarından birisiyle Anduin’in sularına bıraktılar ve geriye kalan -kendilerine taktıkları isimle- Üç Avcı (Aragorn, Legolas, Gimli) yakalanmış hobbitleri kurtarmak için Rohan'ın bozkırında urukları takibe başladılar ve Frodo-Sam ikilisini Mordor yolunda kendi çabalarına terketmek zorunda kaldılar. Üç avcı günlerce takip etti ama Isengard'a giden uruklara yetişemediler. Bununla birlikte, uruk birliği Rohanlı Eomer'in komutasındaki Rohirrim birliği ile karşılaştılar ve kuşatıldılar. Hepsi katledildi ve hobbitler çatışma esnasında Fangorn ormanına kaçmayı başardı. Üç Avcı, hobbitlerin Fangorn'a girdiğini anladı ve Fangorn'a daldı. Burada Moria'da kaybettikleri Gri Gandalf'ın Ak Gandalf olarak karşılarına çıkmasıyla şaşkına döndüler. Büyücü onlara hobbitlerin entlerin lideri Ağaçsakal’la birlikte güvende olduklarını söyledi ve kendisiyle birlikte Rohan'ın başkenti Edoras’a gelmelerini istedi.
Aragorn Miğferdibi Savaşı esnasında, surlarda tek başına düşman ordusuyla karşı karşıya gelerek ve birçok uruk öldürerek çok cesur bir savaşçı olduğu kanıtladı. Sonra Orthanc'a giderek buradaki palantiri Saruman'dan aldılar. Geri alınmasından sonra Aragorn Borukent Kalesi'ne geri döndü ve taşın gerçek kullanıcısı olarak onu kendi isteği doğrultusunda kullandı ve kendini Sauron’a gösterdi. Aragorn palantirde, Gondor’un güney sahillerine yaklaşmakta olan Umbarlı korsanların filosunu gördü. Aragorn, düşman ordusunun büyüklüğünü gördüğünde, Ölülerin Yolu’na giderek Ölü Ordu'yu (ya da Ölüler Ordusu) toplamanın gerekliliğini anladı.
Korkusuzca Ölülerin Yolu’ndan geçti ve Erech Taşı’nda daha önce Dúnedain'e verdikleri sözlerinden dönen hainlerin ruhlarını çağırdı.Hayalet Ordu onu Pelargir’e kadar izledi, en sonunda onu geçerek Umbar’ın gemilerini ele geçirdiler ve korsanları def ettiler. Aragorn ve liman halkı gemilere bindiler ve Anduin’in sularında Gondor'un başkenti Minas Tirith'e yöneldiler.
Aragorn Gondor filamalı Umbar gemileriyle savaşın gidişatını değiştirdi ve çayırların ortasında Eomér’le buluşarak, Pelennor Çayırları Savaşı'nı zafere taşıdı. Vekilharç kendisini çağırana kadar Minas Tirith’e kral olarak girmek istemediği için, oraya kolcu şeklinde girdi. İlk iş olarak yaralı haldeki Faramir, Eowyn ve Merry’yi iyileştirmek üzere Ak Şehir Minas Tirith'in Şifa Evlerine yöneldi.
Mordor'un Kara Kapısı'nın önünde Aragorn, Sauron'un Ağzı ile tartıştı ve büyücüyü kısa bir savaşla yendi. Sauron’un Ağzı'nın geriye çekilmesi ve Sauron’un Ordularının Morannon’dan dışarı çıkmasıyla, Aragorn emrindeki orduların sabrı, kartalların yardımı ve Yüzük’ün yok edilmesiyle savaş kazanıldı.
Sonunda Sauron yenilmiş ve Kralın Dönüşü gerçekleşmişti. Aragorn ve galip gelen ordu Minas Tirith’e döndü ve orada ona Kral Elessarolarak Gandalf tarafından taç giydi. Elfçe’de Yolgezer anlamına gelen Telcontarı kendisine soyisim olarak aldı. Ardından Arwen ve Elrond geldiler. Elrond ona verdiği sözü tuttu ve Yazortası Arifesi’nde Üçüncü Çağ 3019'da Aragorn ile Arwen evlendiler. Daha sonra, Arwen'in babası Elrond da dahil bütün elfler Orta Dünya'yı terkettiler.
Elessar olarak Gondor ve Arnor Yeniden Birleşmiş Krallığı’nı uzun süre idare etti. Ve Arwen ona bir Eldarion adını verdikleri bir erkek çocuk verdi.Eldarion aynı zamanda babası Aragorn dan sonra bilinen kaynaklara göre Gondorun son kralı olmuştur ve babasının birçok lakabı ona benzerliğinden dolayı ona geçmiştir.Aragorn bizzat oğlu Eldarion'u,kendi birikimleri ile eğitip gerçek bir kral yapmıştır.Aragorn genç bir karakter gibi görünse de uzun ömür bahşedilenlerden olduğu için Miğfer Dibi muharebesinden önce Rohanlı Teoden'in yeğeni Eowyn'le yaptığı konuşmada 87 yaşında olduğu bilgisi açığa çıkmıştır
0 yorum: